GenelUncategorized

Cesur Yeni Dünya – Kitap Özet ve Değerlendirme

Abone Ol 

Cesur Yeni Dünya – Kitap Özeti – Değerlendirmesi

Kitapta kısaca Huxley’in distopyası 2500‘lü yıllarda hüküm süren baskıcı ve zorba bir devlet ile mağdur edilen kitleler anlatılmaktadır. Tarih olarak Ford sonrası 632 yıllarda geçiyor. Ford, T modeli ve seri üretimi bulan ve bununla ünlenen Henry Ford’tur.  Ford’u ilahlaştırıp, tanrı gibi görmek istemiştir. Dünyayı iki temel karakter olarak birey üzerinde çatışmaları anlatmaya çalışmıştır. Ford’a atıf yaparak Fordizm adlı düşünceyi esas alarak toplumda seri üretim başlamıştır.

Her şeyi maddiyata bağlayıp, insanı nesneleştirmiştir. Aile yapısı gibi kavramların olmadığı bu ütopya da anne ve baba kavramları da suç olarak görülmüştür. Çiftleşmeyi ve bu şekilde doğumu tasnif etmemiştir. Buna bağlı olarak Londra da “Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi” kurarak burada döllenmeyle bebekler dünyaya getiriliyor. Daha dünyaya gelmeyen bu bebeklerin kaderlerini belirleyip çeşitli sınıflara ayırıyorlar. Eplison, Gama, Delta, Alfa gibi isimlerle sınıflara ayırıp karakter ve kişilik özellikleri daha doğmadan belirlenmiş oluyor. Bu şartlandırmaların amacı ise insanlara kaçınılmaz kaderlerini sevdirmektir. Katı bir kast sisteminin olduğu bu yeni dünya sisteminde sınıflara göre giyim, düşünce, istek, arzu gibi her şey birbirinden farklı olmak zorundadır. Yeni dünya sisteminde en önemli olan olaylardan biri de uykuda öğrenmedir. Bebeklere uykularında sınıflarının özelliği, tüketimin önemi, bir şeyi tamir etme,  herkes mutludur gibi şeyler uykuda saatlerce öğretilip, bilinçlerine yerleştiriliyor.

Roman, Avrupa’nın sanayi devrimini güçlendiren dokuz yıl savaşları gibi bir dokuz yıl savaşı ve büyük ekonomik sıkıntılardan sonra kurulmasıyla başlar. Bu dünyanın sloganı ise cemaat, özdeşlik, istikrar’dır. Yöneticiler bu üç ilkenin devamlılığını sağlamak için çalışmaktadırlar. Gelecekteki en önemli projeleri olan mutluluk sorunu adıyla insanlara köleliği sevdirmek gayesindedirler. Kitabın başlarında Kuluçkalama ve Şartlandırma Merkezi müdürünün çocuklara verdiği eğitim sahneleri ile öğrencilerin toplumsal istikrar için gerekli nüfusu sabit tutarak amaca hizmet etmekten zevk alacak bireylerin üretimi konusunda dersler vermektedir.  Bu üretimler için üretim bantları kurulmuş, insanlar şişe içerisinde döllenmeyle bu bantlarda üretilmektedir.

Edebiyat, sanat, teknoloji, bilim gibi birçok şey mutluluk güttüğü için unutturulmaya çalışılmıştır. Toplumu sürekli yeniye ve tüketime dayalı bir toplum olması yönünde çalışılmıştır. Her insanın üretimi 267 gün gereklidir. Daha sonra entelektüel bir zekaya sahip Alfalar, fiziksel güç sağlamak, üretilen en alt sınıf epsilonlar ve bunların içinde bulunan Beta, Gama, Delta tipi insan modelleri üretilmektedir. Bu sayede bireyin istendiği gibi olması için bant üzerinde ilaç, ısı, basınç, gibi etkiler uygulanıyor. Kişilerin psikolojik şartlandırmaları ise uykuda verilen eğitim ile yapılmaktadır. Bu aşamaları geçen alfa, beta, epsilon gama ve delta insanlarının hepsi üretildikleri insan tiplerine göre kendilerinden ve statülerinden mutlu ve memnun olarak yaşamakta diğer sınıflarla aralarında bulunan yaşam farklarını dert edinmemektedirler. Böylece her birey mutlu bir yaşam sürer. Sistemin diğer ve önemli bir uygulaması da bir şeyi tamir etmek yerine atıp kurtulmaktır. Bunu da sistemin daha canlı kalması ve tüketimi sürekli kılmak için yapmaktadırlar.

Cesur yeni dünya da birey yoktur, toplum vardır. Kişilerin tek başına kalması sakıncalı, çünkü tek kalan birey düşünmeye başlar. Tabi bunu istemiyorlar. İnsanların yalnız kalmamaları için onları meşgul edecek aktivitelere yönlendirmektedirler. Yalnız kaldıkları vakitte soma adı verilen zararlı olmayan uyuşturucu ile uyuşturmaktadırlar. Verdikleri uyuşturucuların dozuna göre insanlar zihinsel olarak bir tatile çıkarlar. Bununla birlikte anne, baba, kardeş gibi aile kavramları kabul edilmez. Aşık olmak, elde edememek gibi şeyler ise birer komedi kabul edilir. İnsanların duyguları gereksiz ve toplumu tehlikeye atar. Dünyadaki devletlerin dışında yaşayanlara vahşi insanlar denilmektedir. Vahşiler eski adetlerini sürdürmekte ve sapkınlardır.

Gençlik çok önemlidir. Modern insanların yaşlanması kabul edilemez bir unsurdur. Bunu da yapay ilaçlar ve aşılarla sağlamaya çalışırlar. Yaklaşık 60 yaşına kadar gelen bireyler birden ölürler. Bunun nedeni yaşlanıp güçten düşen kişilerin toplumda ne üretime ne de tüketime bir faydasının kalmamasıdır. Yaşlanan insanlar dine yönelirler bununda sebebi ölümden sonra olacakların korkusudur. Bu yüzden bireyler çocukluklarından itibaren haftada birkaç kez ölecek olan hastaların hastanelerine götürülüp ölümü de diğer gelişim süreçleri gibi sıradan bir şey olduğunu göstermeye çalışırlar. Ölümden sonra ise insanları kurulan tesislerde yakarak potasyumları kullanılmak ve topluma fayda sağlamak üzere saklanır. Kuluçka ve Şartlandırma merkezinde çalışan uzman Bernard Marx, ayrı bir bölgede yaşayan vahşi John adlı kişiyi Londra’ya getirmeye karar verir. John adlı vahşi ülkede coşkuyla karşılanır ama bu yeni dünya konusunda hayal kırıklığına uğrar ve buradaki hayat biçimine uyum sağlayamaz. John, dünya devleti’nin insanlarının özgür olmadıklarını düşünür ve onlara karşı çıkar ve kısa sürede buradan kaçmak zorunda kalır.       

Abone Ol 

Kadir Küçük

Site Yöneticisi ve Kurucusu I Araştırmacı I Yazar I Şair I Web Site Mimarı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu