Genel

KADIN BEDENİ ÜZERİNDE BİYOPOLİTİKA

Abone Ol 

Biyopolitika Nedir?

Bedenlerde ve nüfusta uygulanan, yaşam hareketlerine ilişkin, ikitidarın kontrol altına aldığı durumdur. İktidar risk olarak gördüğü her konuyu el altına almaya çalışır. Toplumu oluşturan yapıda tehlike gördüğü her alana müdahale eder.

Peki bu ne kadar etiktir?

Son günlerde özellikle Türkiye’de kadınlar üzerinde oluşan birçok baskıyı yok etmeye çalıştıkça gizli bir biyopolitika örneği karşımıza çıkıyor. Kadınlar eşitlik hareketlerini yürütürken hala ataerkil toplumdan gelen bir baskı, kız çocuktan yaşlısına kadar hissediliyor. Foucault’nun düzenleyici iktidar kategorisinde yer alan biyopolitika özellikle kadınlar üzerinde bir baskıyı seçmiştir. Kadın belli bir bedene ve estetiğe uygun olmak zorunda bırakılıyor. Kadınların doğal hakkı olan doğurmak ya da doğurmamak konusu ellerinden alınıyor. Kürtajın yasaklandığı bir ülkede kadınları istekleri geri plana atılıyor. Ev işleri sadece kadınların yapması gereken bir görevmiş gibi öne sürülüyor. Kadınlar hem işte hem de evde çalışarak bedenlerinde büyük baskı hissediyorlar. Çocuk bakımı sadece anneye lütfedilen bir davranış olarak anılıyor.

Öte yandan sadece ataerkil toplumdan gelen baskı değil, teknolojinin gelişmesiyle beraber sosyal medyada kadınlar birbirleri üzerinde de baskı uyguluyor. Son dönemde popüler olan estetik akımına kadınlar girmek zorunda hissediyor. Açtığınız her postta, bir kadın aldığı üründen, yaptığı botoxtan bahseder hale geldi. Yaptırmayanları bakımsız, çirkin olarak konumlandırıyorlar. Herkes birbirine benzemeye başladıkça toplum iyice yozlaşmaya başlıyor.

Diğer yandan kadın üzerinde uygulanan beden karmaşasıdır. Bir kadın ‘xs-s’ olmak zorunda değildir. İki gün önce küçük bir kız çocuğu paylaştığı resmin altına kilosuyla ilgili açıklama yapmak zorunda kaldı. Bu kadınlara dayatılan psikolojik bir baskıdır. Hala toplumda fark edilmeden anoreksiyadan ölen birçok kadın vardır. Psikolojik baskının bu kadar arttığı dönemlerde okullarda eğitim verilmesi gerekilen bir konuda beden baskısıdır. Çünkü hala farketmeden hepimiz bir başkasına baskı uyguluyoruz. Hamile olan bir kadına ‘‘Aa çok kilo almışsın çok mu yiyorsun sen?’ diyoruz ya da ‘ Hiç yemiyor musun, bebek içerde beslenemez.’’diyoruz. Göbeği olan bir kadına hemen ‘’Kaç aylık hamilesin?’’ sorusu soruyoruz. Spor yapan, kilosunu kontrol altında tutarak sağlıklı yaşam süren bir kadına ”Kadın dediğin balık etti olur, biraz ye!’ diyerek baskı uyguluyoruz. Ve daha bunun gibi günlük hayatta söylediğimiz birçok şey…

Evet, hepimiz bunu belki farkında olmadan yapıyoruz fakat bunların hepsi biyopolitika adı altında bir bedene baskı uygulamaktır. Konuşurken karşı tarafın düşüncesine saygı duyarak konuşmaya devam etmeliyiz. İstediği fikri paylaşmakta bütün insanlar özgür. Yine de karşı tarafı kırmadan, tercihlerini sorgulamadan kendi düşüncemizi söylemeliyiz.

Abone Ol 

AysglKpnck94

Ben Ayşegül Kapancık, Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslarası İlişkiler mezunuyum. Araştırma, okuma ve yazma ile ilgiliyim. Yazarlık eğitimleri almış bulunuyorum. Bu yolda kendimi olabildiğince en iyi seviyeye getirmeye çalışıyorum.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu