Genel

Freud’un “İd”, “Ego” ve “Süperego” kavramları

Abone Ol 

Freud’un “id”, “ego” ve “süperego” kavramı :

İd, Ego, Süperego

İd – Ego – Süperego

Freud, 20. yüzyılın ortalarında, özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında insanların vicdan bilincini sorgulamış ve bilinci üç ruhsal kategoriye ayırarak, davranışlarımızı eksen olarak gelişim kuramıyla analiz etmiştir.

-İd

-Ego

– Süperego

Freud’a göre toplumdaki durumlarımız ve davranışlarımız bu üç zihinsel duruma göre şekillenir. Freud, karar verme ve yargılama yeteneklerimizin bu üç zihinsel aşamanın gelişmesiyle şekillendiğine inanırken, Freud bu üç soyut kavramın motivasyonumuz ve toplumdan edindiklerimiz tarafından yönlendirildiğini ve daha sonra bilgiyi şekillendirdiğini söyledi.

id sadece orijinal benliktir. Gerektiği gibi şekillendirme durdurulamaz yanımızdır. Sezgimizi içerir. Mantık ve gerçeklikle çelişir ve tamamen anormaldir. Sadece zevk ilkesine dayanır. Seks, açlık, saldırganlık örneklerdir. Freud bunu içimizdeki şımarık çocuğumuz olarak tanımladı. id sadece sorar, istediğini istemenin mantıklı olup olmadığını sormaz, uygulanabilirliğini düşünmez.

Kimlik her zaman mutlu olma eğilimindedir. Kimliğin ihtiyaçları karşılanmazsa veya geciktirilirse stresli, karşılandığında ise tatmin olmuş hissederiz. Yapmaktan kaçındığınız görevleri gözden geçirdiğinizde, bunların size keyif vermeyen işler olduğunu fark edebilirsiniz. Öte yandan, gerçekten yapmak istediğimizi büyük bir coşku ve istekle yapıyoruz. Bu davranışlar tamamen idealdir.

Ego, bilincin ara aşaması olarak tanımlanabilir. Kimliğin ihtiyaçları ile çevre arasında bir denge kurmaya çalışır.

İd haz ilkesiyle, ego ise gerçeklik ilkesiyle işbirliği yapar. Süperego ile id arasında bir köprü kurarak mantıklı bir çözüm bulmaya çalışır. Bunu yaparken ego bazen “bastırma”, “akılcılaştırma”, “yansıma”, “yüceltme” gibi savunma mekanizmalarını uygular.

Süperego, sistemin son parçasıdır. Ahlaki ve sosyal normlara göre şekillenir. Ailelerin çocuklukta koyduğu kuralların içsel bir temsilidir. En ideali, en mükemmeli elde etmeye çalışır. Davranışın uygunluğunu toplumun ahlaki değerlerine göre değerlendirerek belirler. Arzuları bastırma konusunda çok katıdır. Gerektiğinde açlıktan ölmenin bile toplumsal bir rezalet olmaktan daha doğru olduğuna inanıyor. Benliği gerçek amaçlardan ziyade toplumsal değerlere, ahlaki değerlere göre şekillendirmeyi amaçlar.

Sistemi açıklamak için bir örnek kullanın: Teslimat servisine 1 saat uzaklıktaki bir grupta yemeğe gidiyorsunuz ve çok acıkıyorsunuz. “Bana yemek ver!” diyeceğim, olabilecek en kaba şekilde.

Süperego, “Burada yalnız değilsin, arkadaşlarınla geliyorsun, başkalarıyla yemek zorundasın, ayıp olur” der. Ego ise her iki tarafı da dinledikten sonra mantıklı bir çözüm bulmaya çalışır. “Acıktın ve bir saat daha beklemen senin için iyi değil. Dışarı çık ve açlığını bastırmak için küçük bir şeyler ye ve sonra kimseye geri dönmesini söyleme” dedi.

süper ego;

Süperegosu ve kendini baskı altında tutması çok gelişmiş kişiler, öğrendikleri kurallara, ahlaka ve normlara çok bağımlı olacaklardır. Bu yüzden her şeyi “utanç verici” olarak düşünürler ve daha içe dönük bir kişilik oluştururlar. Tereddütlüydü, inisiyatif alamamıştı, ikili ilişkilerde “karşı tarafı rahatsız etmemek için” geri adım attı ve güçlü bir ilişki kuramadı.

Yaptığı çoğu şeyi değerlendirirken kendine kızar, kaygılı ve stresli hisseder. Suçluluk durumuna girmiştir.

Mesela karşı cinse olan ilgisini göstermek istediğimde onu da rahatsız ettim.

Ayıp olacağını düşünerek kendine yabancılaştı ve bir ilişkiye başlayamadı. Ya da daha basit bir örnek vermek gerekirse oturdukları kafede garson bağırırsa yan masadakinin rahatsız olacağını düşünerek garsona bağırmaktan endişe duyarlar, garson yanına gelene kadar siparişi ertelerler. Tablo, bırak tuşuna basar ve aç bekler.

Az gelişmiş veya gelişmemiş bir süperego ile kişi çok bencil davranır. Etrafındakilerin duygu ve düşüncelerine saygı duymaz ve orijinal benliğinin ihtiyaçlarını ön planda tutar. Yemek isterse yemek yer, çevre umurunda değil. Yanında birinin aç olup olmaması umurunda değil. Ya da o sırada yüksek sesle müzik dinlemek istese etrafındakilerin rahatsız olmasını umursamaz, müziğini istediği kadar dinlerdi.

Sağlıklı gelişim için bu dengenin korunması gerekir. Süperego gelişiminin temelleri ailede atıldığı için, ebeveynler çocuklarına hangi kuralların ne kadar katı olması gerektiğini iletme hakkına sahiptir.

bkz: Kadir KÜÇÜK

Abone Ol 

Kadir Küçük

Site Yöneticisi ve Kurucusu I Araştırmacı I Yazar I Şair I Web Site Mimarı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu