Yeni Meslek ”Sosyal Medyada Hakim ve Savcılık”
Teknolojinin gelişmesi ve hemen her insanın sosyal medya platformlarına üye olmasının doğal bir etkisi olarak son derece ciddi ve teknik bir iş olan yargılama faaliyeti de insanların sosyal medya paylaşımlarının etkisinde kaldı. Bu durum ülkede adeta yeni bir meslek dalının varlığına yol açtı. Bu meslek”Gönüllü Twitter Hakim ve Savcıları”… Bu meslek mensuplarının genelinin hukuk fakültesi mezunu olmadığını ve hatta herhangi bir kanunu açıp da okumadıklarını,yapmış oldukları paylaşımlardan hemen anlayabilirsiniz. Ülkemizde her ne kadar yargıya olan güven duygusu azalmış olsa da sosyal medyada yargılama sürecine etki edilme çabası çok tehlikeli ve çok ilkel bir çabadır.
Ülkemizin ve tüm dünyanın ancak eğitim ile düzeltebileceğini düşündüğüm kadına,çocuğa ve kendini koruyamayacak durumda olan kişilere karşı şiddet suçları ne yazık ki ne daha ağır cezalarla ne de başkaca kanunlarla azaltılabiliyor. Bu tip suçların azaltılmasının yegane yolunun toplumun eğitim seviyesini arttırmak, ilkokuldan itibaren iyi insan yetiştirmenin amaç edinildiği bir eğitim sistemini uygulamaktan geçiyor. Konumuzdan çok sapmadan özellikle kadın ve çocuğa yönelik şiddetin var olduğu ”iddia” edilen olaylarda sosyal medyanın tehlikeli etkisine geçmek istiyorum. Zira hukukun temel ilkelerinden biri suçu ispat edilinceye kadar herkesin masum olduğu(masumiyet karinesi), yargısız infazın olamayacağıdır. Ancak yazımın da konusunu oluşturan yeni bir mesleğin mensubu ve adaletin yegane savunucusu olduğuna inanan ”Twitter Hakim ve Savcıları” sosyal medyada gündeme getirilen bu tip yargılaması devam eden davalarda ne dosya içeriğini bilerek, ne tanık ifadelerini okuyarak ne de dosya ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olarak derhal şüpheli yahut sanığı suçlu ilan etmeye yöneliyor. Bu durum öyle bir hal alıyor ki şüpheli yahut sanığın fotoğrafı binlerce kez paylaşılıyor, ağır hakaretler edilerek toplumdan dışlanması amacıyla damgalanıyor. Peki akıllarından bir an olsun o kişinin masum olabileceği, iddia edilen suçu işlememiş olabileceği ya da o suç varsa dahi failin o kişi olmayabileceği geçiyor mu? Ya masum bir insana şu an iftira atıyorsam diye düşünüyorlar mı? Evet belki gündem olan on olayın dokuzunda gerçekten de suçu işleyen kişi,yine de sosyal medyada haksız bir şekilde linç edilen sanık ya da şüpheli olabilir ama ya her on kişiden biri masumsa ve o kişi sosyal çevresini yok edecek, ülke çapında fişlenmesine sebep olacak bir sosyal medya lincinin mağduru olmuşsa? İşte böyle bir riskin varlığı sebebiyle yargılama faaliyeti ciddi ve teknik bir iştir. Öyle ki savcılar yeterli şüphe olmadığı taktirde iddianame dahi hazırlamamalıdır zira kişilerin lekelenmeme hakkı vardır. Başka bir ifade ile insanlar düşmanlarına çamur at izi kalsın düşüncesiyle iftira atmasın diye savcı iddianame hazırlamadan önce suçun varlığına dair yeterli şüphenin varlığını görmek zorundadır.
Tüm bu sebeplerle sosyal medya yargıya intikal etmiş olaylarda sağ duyulu olmalı, ülkemiz hakim,savcı ve avukatlarına güvenmelidir. Bazı sosyal medya sitelerinde ”falanca tutuklansın” şeklinde gündem yaratılmamalıdır. Zira tutuklama bir ceza değil bir koruma tedbiridir. Sanığın suç delillerini yok etmesinin önüne geçmek ve sanığın kaçma şüphesinin varlığı halinde tutuklamaya başvurulabilir.
Tüm bu bilgiler ve süreçler Hukuk biliminin bir öğesidir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak ana prensibimiz olmalıdır.