EN SESSİZLİĞE AİTİZ
Sessizlik;
Bir geminin denizin ortasında ki münferit varlığından tutup, bi çare kıyılara yaklaşmasından başlar. Sessizce ve usulca. Sahilde oturan gencin ufukları izlemesi, yağmurun usul usul haline acır gibi üzerine ağlaması. Bulutların ruhu gibi kararması, ardından hıçkırık seslerinde ki gök gürültüleri…
Kendi içindeki sessizliği susturduğunda mı sessizliğe bürünür insan ya da onca kalabalığı susturduğunda mı? Belki de en derinden gelen geçmişin gürültüsüdür sessizliğin çığlıklarını bastıran. Evet sessizliğin de gürültüsü vardır. Kulakları uğuldatan, baş ağrıtan bir gürültüsü. O gürültüyü de hiçbir ses bastıramaz. Zaten o gürültüyü bastıramadığımız için sahilde sessiz ve yalnızız.
Bu yüzden de kendi halimizde, suskunca ve biraz da mutsuzca en sessizliğe aitiz…
E.G.