Genel

JOHN RAWLS

Abone Ol 
JOHN RAWLS’IN ADALET TEORİSİ VE HAYAT HİKAYESİ

John rawls’ın adalet teorisinden bahseden bu kitapta adalet teorisi ve temel kavramları anlatırken altı bölümde bu konuları açık bir şekilde ele almıştır. Birinci bölümünde, John Rawls’ın kısa bir şekilde hayat hikayesi siyaset felsefesindeki yazıtlarını anlatmaktadır. Rawls’ın hayat hikayesinin adalet teorisi üzerinde, kendisi için ve siyaset felsefesinde birçok yönünü etkilemiştir. İkinci bölümde, adalet teorisinin araçlarını ele almaktadır. Doğrunun iyi karşısındaki durumu ve düşünsel halkalardan soyut bir zincir oluşturması ve adalet teorisinin bu zincirle inşa edildiğini anlatmaktadır. Üçüncü bölümde, adalet teorisinin toplumsal boyutuna ve adaletin ilkelerine değinmektedir. Bu bağlamda tarafların adalet ilkelerini seçmesinde bir takım özellikleri ele almaktadır. Dördüncü bölümde, “Bir Adalet Teorisi” adlı kitabında yer almayan  ve adalet teorisini desteklemek için siyasal liberalizm’de sunduğu yeni argümanlar değerlendirilmektedir. Beşinci bölümde, düşünürün Halkların Yasası’nda sunduğu uluslararası adalete ilişkin yaklaşımı incelenmektedir. Bu bölümde halkların yasasındaki temel varsayımlar ve ilkeler üzerinden Rawls’ın düşünsel devamlılığı sürdürüp sürdürülmediği tartışılmaktadır.
      Rawls 1921’ de Maryland eyaletinin Baltimore şehrinde doğdu. Babası avukat olması ve Rawls’a ilgisizliğinden ev hanımı olan aynı zamanda siyasal hayatta aktif olan annesini kendisine daha yakın hissetmiş  ve annesinin izinden gitmiştir. Rawls bu bakımdan cinsiyet ayrımcılığı üzerine erken yaşlarda düşünmeye başlamış ve kadın-erkek eşitliği üzerine aynı haklara sahipli olduklarını idrak etmiştir. Rawls’ın dört kardeşi vardı. Rawls hayatının en önemli dönüm noktasını kendisinden bulaşan hastalıklar sebebiyle iki kardeşinin ölmesi olmuştur. Bu bakımdan iki kardeşinin ölmesi ve kendisinin kurtulmuş olması Rawls’ın doğal talih üzerine düşünmeye itmiştir. Rawls’ın küçüklüğü siyahi nüfusun yoğun olduğu Baltimore de geçmesi sebebiyle annesinin bunlarla arkadaşlık etmesini istememesi Rawls’ı ırk ve sosyal sınıf üzerine düşüncelere itmeye başlamıştır. Rawls daha sonra babasının avukatlıktan kazandığı servet ile özel bir olan hristiyan geleneklerine göre eğitim veren dindar erkek çocukları yetiştiren Kent Lisesine devam etmiştir. Bu lisesin müdürünü sert biri olması ve tatiller hariç öğrencilerin okuldan ayrılmalarına izin vermemesi ve dini eğitimin çok yoğun olması Rawls’ı felsefe üzerinde düşünmeye itmiştir.
Rawls yaşadığı dönemin ikinci dünya savaşı yılları olması ve eğitimini bitirmesi askerlik yapması onu askerlik döneminde de etkileyen olaylar olmuştur. Yakın arkadaşı Deacon ile göreve çağrılınca ikiside ayrı yerlere gönderiliyor daha sonra savaş esnasında yerleri belirlenmiş ve bombardımana tutulmuşlardı. Bu olayda arkadaşını kaybetmesi Rawls’ı çok etkilemişti. Savaşta birçok arkadaşını kaybeden ve birçok olayla karşılaşan Rawls kendisinin hala yaşıyor olması onu yeniden doğal talih üzerine düşüncelere itmiştir. Ayrıca bu savaş Rawls’ın dine olan bakışını da değiştirmiştir.Savaş bittikten sonra akademik kariyerine başlamıştır. Rawls 1969 yılında “Savaş Problemi “ üzerine bir ders vermiş ve bu derste hangi durumlarda savaşa girmenin meşru olduğu anlatmıştır.

Rawls adalet teorisi üzerine elli yıl çalışmış bir filozoftur. Rawls ömrünü adalet konusu üzerine çalışmaya adamış siyaset felsefesinde faydacılık üzerine çalışmıştır. Rawls, belli bir iyiyi maksimize etmek amacıyla bir doğruyu tanımlayan atik teorilerinin ahlaki olarak geçersiz olduğunu savunmaktadır.
Abone Ol 

Kadir Küçük

Site Yöneticisi ve Kurucusu I Araştırmacı I Yazar I Şair I Web Site Mimarı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu