Adalet Nedir ?
Adalet dediğimiz kavram insanlık tarihi boyunca üstünde durulan, tartışılan, bir sürü teoriler üretilen bir kavramdır. Hukuk adı altında tartışılan bu kavram felsefe adı altında da oldukça önemli bir yere sahiptir. Adalet denilince insanların aklına gelen düşünceler yaşadığı coğrafi bölgeye göre değişiklik gösteriyor. Ülkemizde ise direkt ‘hangi adalet’ sorusu soruluyor.
Peki adalet kavramı evrensel mi yoksa göreceli mi olmalıdır? Platon’un ‘Politeia’ adlı diyaloğunda adalet kavramı görecelikten söz ederken, adaleti; ‘ başı dara düşüp bir kimseyi aldatmaktan ya da yalan söylemekten; bir Tanrıya kurban adağı ya da bir insana para borcu kalıp da öbür dünyaya korku içinde yollanmaktan kurtarır insanı’ olarak dile getirmiştir. Bunun yanı sıra ‘doğal adalet’ kavramı vardır. John Locke bu adalet tanımıyla doğanın adaletini savunmuştur. Adaletin fizik kuralları gibi işlendiğini söyler. Ona göre her etkinin bir tepkisi vardır. Hiçbir olay alakasız olamaz, bir nedeni vardır. Bununla beraber adalet adı altında ‘Toplum Sözleşmesi’ ortaya çıkmıştır.
Ortak düşünürlere göre, herkesin dahil olduğu bu sözleşme devletin otoritesini ve hukukun üstünlüğünü geçerli kılar. 3 düşünür bu sözleşmeyi ortaya koyarken devletin kudretinin mutlak olmayacağını, belli sınırlar içinde çevrili olacağını dile getirmişlerdir. Bu sınırlar da insanın doğuştan sahip olduğu hak ve hürriyettir. İnsanlar bu sözleşmeyle hak ve hürriyetlerini devlete devretmemiştir. Tam tersi devletin onları koruması ile görevlendirilmiştir. Fakat gelinen son noktada devlet bu hakları insanlara kendisi vermiş gibi davranıyor. Üstüne üstlük insanların sahip olduğu hakları da elinden alıyor. O zaman bu toplum sözleşmesi aslında oluşumu açısından adaletsiz midir?
Yönetici ve yönetilenler arasında kurulan bu bağda insanın akıl ve birliğine bırakılan boyun eğme anlaşması adaletli değildir. Bir ülkede herkes eşit şartlarda büyümüyor, eşit şartlarda eğitim almıyor ama eşit şartlarda yönetici seçmesi bekleniyor ? Bunun sonucunda ise devlete devrettiğimiz adaleti sağlayamayan yöneticileri suçluyoruz. Suçlu aslında bizim devlete haklarımızı düşüncesizce devretmemiz. Ve sonucunda da adaletsizce kendimiz sağlamaya çalışıyoruz. İlk önce bir toplumda adaleti aramak yerine insanların düşünce yapılarını iyileştirmeliyiz. Yozlaşmış bir toplumda adaleti aramak çok mantıklı bir davranış değildir. Machiavelli’ye göre yozlaşmış bir toplumu düzeltmek mümkün değildir, ortadan kaldırmalıyız. Zamanında cumhuriyetin ilanıyla beraber yozlaşmış bir toplumu düzeltmeye çalışan bir lidere saygı duymak yerine öldürmeye çalışmak ; Machiavelli’nin düşüncesini haklı çıkarıyor.