Bakmıyoruz ????
Ah insanoğlu ahh!
İnsanoğlu şöyle bir etrafına bakmaktan uzak kaldı. Dönemin getirdiği şartlar ekseninde hayatın o hızlı akışına öyle bir kaptırdı ki kendini, at gözlüğünü öyle bir taktı ki çıkartmak nedir bilmedi.
Kendinden olan insanlara öyle yakın, görüş ayrılığı yaşadığı insanlara öyle bir uzak kaldı ki yakınlık nedir görmez oldu.
Ah insanoğlu ahh, şöyle bir kendine bakmıyor!
Eleştiriyoruz Her şeyi ve Herkesi
Bir şey bize ne kadar yakınsa kıymetini o kadar bilmiyoruz. Ve yanımızda olanı, ulaşılabilir olanı eleştirmekten ve yermekten geri durmuyoruz.
Bu durumun değişmesi gerekirken durum daha da vahim bir hal alıyor. Ulaşılamayan insanları daha çarpıcı ve daha sert eleştiriyoruz çünkü bu eleştirileri duymayacağını düşünüp duygularının ne ölçüde zarar göreceğini düşünmüyoruz.
Eee, hal böyle olunca insanoğlu kuru kuru eleştiri yapmaktan geri durmuyor. Bana göre bu çağımızın hastalığı. Kuru eleştiri yapmak, yapıcı olamamak, üretememek… Sen ne düşünüyorsun ?
Bence Biz Bakmıyoruz…
Kıymetli bir ağabeyim, zaman zaman bu sözü dile getirirdi. O kadar haklıydı ki bu sözleri sarf ederken…
Ne Gece Ne Gündüz Bakmıyoruz.
Zaman denilen kavram hızla akıp geçiyor. Ahir zaman alametlerinden olarak kabul edilen günlerin hızla geçişi öyle bir hal aldı ki şu anda birçok insandan “Keşke gün birkaç saat daha olsaydı.” cümlesini duyar oldum.
Eee, gece gündüzü, gündüz geceyi kovalarken biz şöyle bir durup sükunet halini bürünüp tüm bu akışa bakabiliyor muyuz ?
Dağlara Ovalara Bakmıyoruz.
Dedik ya, günler öyle bir hızla akıp gidiyor ki şöyle dünya telaşesini bir kenara bırakıp dünyanın ve doğanın bize sunduğu tüm o güzelliklere dönüp bakmıyoruz.
Ne Siyah Ne Beyaz Bakmıyoruz.
Ön yargılarımız o kadar keskinleşmiş ki karşımızdaki insanın, hayat tecrübelerinin ve bilinç altımızın bize yaptırdığı çıkarımlardan ibaret olduğu zannına kapılıyoruz. Bir insan; ön yargımız siyah diyorsa siyah, beyaz diyorsa beyazdan ibaret bizim için.
İnsanların yanına şöyle dünyalık hislerimizi bırakıp gitmiyoruz. O insana bile bakmıyoruz.
Göğe Ve Yere Bakmıyoruz.
Bu işi sanki en güzel Zeynel Abidin açıklıyor:
“Kâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi
Kâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni”
Gökyüzüne çıkıp alemi seyredecek idrakı, tekrar yeryüzüne inecek tevazuyu kazandık mı? Bir sorgulayalım kendimizi.
Mevsimler, Sonbahar Geçiyor, Bakmıyoruz…
Evet evet, az önce de dedim ya zaman hızla akıp geçiyor. Değil günler mevsimler yıllar hızla akıp gidiyor.
‘’Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar.’’ ( Turgut Uyar / Acıyor )
Bak kasıma geldik, “Ya vakit bulamıyoruz ki hiç, iş güç koşturuyoruz” dediğini duyar gibiyim. Şöyle bir soluklanıp hayatın ve yaşamın güzelliklerini görme vaktin gelmedi mi çoktan?
Uzaktan Görüyoruz, Bakmıyoruz…
Hayat güzellikler ve her anında mutluluklarla dolu, sadece bakmıyoruz ya da bakmasını bilmiyoruz. Uzaktan gördüğün neresi varsa git hadi bir an önce.
“Şu telaşlarım bir bitse diyorum.Belki uzaklara giderim,çoktandır gitmek istediğim yollar var…”
diyen Ahmed Arif gibi bu telaşların biteceğini mi düşünüyorsun? Hadi hazırla çantanı vakit dar.
Abdurrahim Karakoç,
“Umudum her zaman bakidir amma,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.”
demiş. Zaman kısa elbette, elbette her geçen zaman da biraz daha yorulacaksın, yolun da uzunu makbuldür zaten.
Bakmıyoruz, Bakmıyoruz da…
E sende bizi amma kötüledin der gibisin 🙂 Haklı değil miyim sen söyle, şöyle etrafımızda dönen onca şeye bir bakabilseydik neler değişirdi hayatımızda bir düşün.
Zamanla bu davranışa kendi ritüellerin arasında yer vereceğine olan umudum tam.
Bakmayı öğrendiğimiz andan itibaren iş bitiyor sanma sonra görme başlıyor sonra anlamlandırma ve yorum yapma başlıyor. Tamam tamam “biz bir bakalım da gerisi hasbelkader” diyorsu,,doğrusunda.
Ufak bir tavsiye, bakmaya en önce kendinden başla, kendini anlamlandıramayan, kendinde bir şeyleri göremeyen, etrafında olan bitene hiç bakamaz. Şimdi bunu uzun uzadıya anlatmayacağım. Sen ne demek istediğimi anladın.
Haydi selametle…