Öz var mı?
Hani içinde bulunduğunuz durum yabancı gelir de hissizleşirsiniz ya, işte tam da o duygunun tanımını arıyordum. Her yerdeyim ama hiçbir yerdeyim. Her şey tam fakat her şey yarım. Bir türlü o boşluğu oturtamıyorum. Daha doğrusu boşluğun nerede olduğunu bulamıyorum. Mersault gibi hissizleşmenin tadını keşfediyorum. Sahi en son ne zaman içten hissettik duyguları? En son kime içten sarıldık? Duygularımızı kontrol etmeyi öğretirlerken duygularımızı elimizden aldılar. İnsansı robotlar yapmaya çalışırlarken duygusuz robotlara çevirdiler bizleri. Peki bunların sorumlusu kim? İzin veren bizler mi, sormadan hayatımıza dahil olanlar mı. Hiçbir zaman net bir cevap bulamayacağım. Sadece akıp giden zamanda o anı arıyorum. Kendimi bulduğum, hissettiğim o an. Yarım yamalak yaşatmaktır en acı vereni. Öz denen o şey, nerelere kayboldun? Beklersen bulamazsın, ararsan bulursun derler. Arıyorum, bekliyorum, sabrediyorum. Belki de yanlış yoldayım belki de öz yok. O zaman niye yaşıyorum ?