Genel

Ermeni Soykırım Yalanı

Abone Ol 

Son yıllarda iç ve dış politikada Türkiye üzerinde dehşetli bir baskı unsuru olarak kullanılan Ermeni Soykırım yalanlarını bizzat Ermenilerin kendi belgeleri yalanlıyor

Son yıllarda, sözde Ermeni soykırımı konusu, yoğun bir biçimde Türkiye’nin üzerine gelmekte, iç ve dış politikada ülkenin üzerinde dehşetli bir baskı unsuru olarak kullanılmaktadır.

Birçok Avrupa ülkesinin parlamentosunda Ermeni soykırımı kanunu kabul edilmiş ve Türkiye suçlanmıştır. Kimi ülkelerde (Fransa ve İsviçre) Ermeni soykırımı olmadığını ileri sürmek imkânsızdır; çünkü suç olmuştur. Avrupa Parlamentosu (AP) daha 1987’lerde Türkiye’yi soykırım suçlusu olarak ilan etti. Geçen haftalarda yine öyle bir karar alındı. ABD’nin çeşitli eyalet meclisleri bu yönde kararlar aldı. Alman Federal Meclisi’nde, ABD Federal Meclisi’nde sözde soykırım tasarıları sıra beklemektedir.

Amaç, Türk toplumunu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni mahkûm etmektir. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir ve Batı dünyasının ne yapmak istediği apaçık ortadadır.

Türk devletinin resmi tezi ise bu iş parlamentolarda çözülmez, bu iş tarihçilerin işidir, söylemiyle özetlenebilir.

Ama birkaç namuslu Batılı tarihçiyi bir yana bırakırsak Batı’daki yazarlardan taraflı yayınlar sürmektedir. Bizim içimizden de Berktay ‘lar, Akçam ‘lar, Pamuk ‘lar, gerçekleri inkârda Batılılardan hiç de geri kalmıyorlar. Kuşkusuz bu dünya ölçeğindeki politikada, özellikle ABD ve Fransa’da etkin konuma gelmiş olan Ermeni diasporasının rolü inkâr edilemez. Ancak parlamentolardan yasalar geçtiğine göre bu konu diasporayı aşmış, ilgili devletlerin devlet politikası haline dönüşmüştür.

Türkiye’ye gelince, devlet, istenen düzeyde bu konuyla ilgili girişimlerde bulunmuyor.

Ancak son iki yıldır bu konuda özellikle kimi önemli girişimler başladı. Almanya’daki Türk kuruluşları Haziran 2005’te büyük bir yürüyüş yapmak istedi. Lozan’da 2005’te gerçekleştirilen hareket ve Ermeni soykırımı ile ilgili resmi kuruluşlar dışında yapılan toplantılar kanımızca çok önemlidir.

Ancak belgelerin yayımlanması ve bunların tüm dünyaya dağıtılması, günümüzün en önemli görevidir. Bu bağlamda Kaynak Yayınları son derece önemli bir girişim içinde bulunuyor.

Kaynak Yayınları, Ermeni Belgeleriyle Ermeni Soykırımı Yalanı ismini verdiği bir dizi kitap yayımladı.

Belgelere dayalı son derece önemli bu kitapları, toplu halde Cumhuriyet okurlarına sunmakta sayılamaycak derecede büyük yarar gördüğümüz için kitapları özetliyoruz.


Birinci kitap, Ovanes Kaçaznuni ‘nin ( Hovannes Katchaznouni ) TAŞNAK Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok adlı kitabıdır.


Kaçaznuni kimdir?


Ovanes Kaçaznuni , Taşnaksutyun Partisi ‘nin kurucularından ve 1918 yılının Temmuz ayında kurulan ilk Ermenistan Devleti ‘nin ilk başbakanıdır. Bu hükümeti 13 ay yönetmiştir.

Bu kitap Kaçaznuni’nin Nisan 1923’te Taşnak Partisi’nin Bükreş’te yapılan yurtdışı konferansına sunduğu rapordur. Bu tarihi rapor, bugün Ermenistan’da yasaktır. Raporun çeşitli dillerde yayımlanan basımları, Avrupa kütüphanelerinden toplatılmıştır. Kitabın kütüphane kataloglarında adı var, ancak kendisi kütüphane raflarında yoktur. İstanbul Üniversitesi Devrim Tarihi Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek ‘in, Moskova’da Lenin Kütüphanesi’nde, Atatürk dönemi Türk-Sovyet ilişkileri üzerinde yaptığı araştırma sırasında bu raporun Rusça basımı bulunmuştur. Kitap dilimize Türkolog Arif Acaloğlu tarafından kazandırılmıştır.

Kaçaznuni öncelikle, Taşnaksutyun konferansına katılan delegelerden kendisini önyargılardan sıyrılarak sabırla dinlemelerini rica etmektedir.

Ermeni Taşnak hükümetinin ilk başbakanı, sözde Ermeni soykırımı iddialarını tümden ortadan kaldıracak çok önemli noktalar ileriye sürmektedir.

Şöyle ki:

* I. Dünya Savaşı öncesinde, Ermeniler tarafından gönüllü silahlı birlikler oluşturuldu, bu hataydı.

* Bu birlikler ve o günkü politikamız kayıtsız şartsız Rusya’ya bağlanmıştı.

Ve Türklerden yana olan güç dengesi hesaba katılmamıştı.

* 1918 yılı sonlarında İngiliz işgali, Taşnakların umutlarını yeniden kabartmıştı ve Ermenistan’da Taşnak diktatörlüğü kurmuşlardı.

* Ermeniler ”Denizden Denize Ermenistan Projesi” gibi emperyalist bir talebe kapılmışlar, bu yönde kışkırtılmışlardı.

* Ermeniler, Müslüman nüfusu katletmişlerdi, bu nedenle Türklerin aldığı tehcir kararı doğrudur ve uygundur.

Evet bütün bu saptamalar, Ermenistan’ın ilk başbakanı, Taşnaksutyun Partisi’nin kurucusu Kaçaznuni’ye aittir.

Kaçaznuni, 1914’ten 1923’e uzanan süreçte, Türk-Ermeni ilişkilerinin özünü savaş hali olarak değerlendirmektedir. Kaçaznuni’nin yaptığı çok doğru saptamaya göre bu savaş, aslında Türkiye ile emperyalist devletler arasındaki bir savaştı.

Kaçaznuni’nin kitabının en önemli noktası, Taşnak Partisi ile onun peşine takılan Ermenileri savaşın bir tarafı, o günkü Türk devletini ise diğer tarafı olarak değerlendirmesidir. Bu değerlendirme ortada savaş olduğunu ve soykırım kavramının bu olayda söz konusu olamayacağını belirtir.

Kaçaznuni’nin bu değerlendirmesi kimilerini şaşırtsa da, 1915-1918 yenilgileri sonrasında Ermeni devlet adamları ve tarihçileri buna paralel değerlendirmeler yapmaktadır.

Kaçaznuni, Ermenilerin önce Çarlık Rusyası’nın emelleri doğrultusunda hareket ettiğini, Çarlık Rusyası’nın yıkılışından sonra da bu sefer Batılı devletlerin güdümüne girdiğini, İngiltere, Fransa, ABD gibi devletlerin bölgedeki çıkarları için Türklere karşı savaştıklarını açıkça belirtmektedir.

Örneğin Kaçaznuni’nin aşağıdaki değerlendirmesi ilginçtir:

”Müslüman bölgelerde idari yöntemlerle düzen sağlayamadık, silah kullanmak, ordu sevk etmek, yıkmak ve katliam yapmak zorunda kaldık, hatta bu konularda başarısız olduk.” (S. 56)

Son yıllarda, Türkiye’nin üzerine bir kara bulut gibi çökertilmek istenen sözde Ermeni soykırımı olayını temellerinden sarsacak belge işte bu Kaçaznuni raporudur.

Çünkü bu raporu Ermenistan’ın ilk başbakanı yazmıştır. Olayları en etkin ve yetkili kişi olarak izlemiştir. Savaştan sonra olaylar bitip durulduktan ve süre geçtikten sonra savaşın soğukkanlı bir değerlendirmesini yapmıştır. Kuşkusuz en ilginç nokta, kitabın yazarının savaşan taraflardan olan ve soykırıma uğradıkları iddia edilen Ermenilerin başbakanı olmasıdır. Kaçaznuni bu olayları açıkça bir savaş olarak değerlendirmekte, daha önemlisi, emperyalist güçlere alet olunduğunu açık yüreklilikle ortaya koymaktadır.

Şimdi, bu kitabın Batı’daki bütün kütüphanelerden neden ortadan kaldırıldığını daha iyi anlıyoruz.

Kanımızca kitap, sözde soykırım iddialarını çürütecek en önemli belgedir. Bu nedenle Kaynak Kitaplar yönetimi, kitabın Türkçeye çevrilmesiyle yetinmemiş, onu İngilizce, Almanca ve Fransızcaya çevirerek bütün ilgililere göndermiştir.

Kitabın Ermenice, Çince, Arapça, İspanyolca dillerine de çevrilerek sürdürüleceği anlaşılıyor. Kaynak Yayınları devletin yapması gerekeni yapıyor.

İkinci kitap, Taşnak Partisi’nin Karşı Devrimci Rolü (1914-1923) adını taşıyor ve içinde ünlü Ermeni tarihçi A.A. Lalayan ‘ın iki önemli uzun incelemesi yer alıyor. Lalayan’ın yaptığı bu çalışmanın ilki 1936 ve ikincisi 1938 yılında Rusya’da Devrimci Doğu ve Tarih Notları dergilerinde yayımlanmış, nitelik olarak her iki yazı birbirini tamamlamaktadır.

Ermeni tarihçi A.A. Lalayan, 1914-1923 yılları arasında Türk-Ermeni i lişkilerini Ermenistan devletinin arşivinde bulunan belgelere dayanarak açıklıyor. Lalayan, Taşnaksutyun gerçeğini Taşnak belgeleriyle ortaya koyuyor. Sözde Ermeni meselesinin içyüzünü gözler önüne seriyor.

Bu kitapta 1914-1923 yılları arasında, faaliyetini sürdüren Taşnak Partisi’nin büyük devletlerle ilişkileri, Denizden Denize Ermenistan Projesi adı verilen büyük projenin arkasındaki emperyalist güçler, Taşnakların etnik temizlik politikaları, Taşnak gönüllü hareketinin silahlı eylemleri ve hatta bu eylemlerin Ermeni halkına karşı uygulanması da gözler önüne seriliyor.

İşte, Lalayan’ın, Batı’da Türkiye aleyhine yürütülen sözde Ermeni soykırımı tezini altüst edecek saptamaları:

* Taşnaksutyun Partisi, I. Dünya Savaşı’nın çok öncesinde Ermeni ticaret ve sanayi burjuvazisi için pazar yaratmak amacıyla Türkiye topraklarının bir kısmını işgal etme ve Denizden Denize Büyük Ermenistan Projesi’ni gerçekleştirme hayaline kapıldı;

* Taşnak Partisi, Ermeni kitlelerini milli motiflerle aldatarak Türklere saldırmaya ve imha etmeye doğru yönlendirdi;

* Çarlık Rusya hükümeti Türkiye’nin Doğu Bölgesi’nde bir dayanak yaratarak boğazları ele geçirmek ve Akdeniz’e inmek için Ermenileri kullandı.

* Ermeni gönüllü birlikleri, bu amaçla Çarlık makamları tarafından örgütlendi ve Taşnak gönüllü hareketi, on binlerce Türk köylüsünü katletti ve onların varlıklarını da yağmaladı.

* Taşnaklar bu uygulamalarıyla karşılıklı kırımı ateşlediler ve kendi amaçları uğruna Ermeni halkını da feda ettiler.

* Daha sonra, Bağımsız Ermenistan döneminde Taşnaklar bu kez bu amaçlarla İngiliz, Fransız ve ABD emperyalizmine alet oldular. Bu dönemde Taşnaklar yüz binlerce insanı katlettiler, 30 aylık Taşnak iktidarı sonunda Ermenistan’daki Türk nüfusu % 77, Kürt nüfusu % 98, Yezidiler ise % 40 oranında azaldı.

* Taşnaklar ayrıca, yüzlerce yıldır birlikte yaşadıkları Türklere karşı savaşmak istemeyen Ermenilere inanılmaz işkencelerde bulundular.

Bu önemli kitap, Rusçadan 0 dilimize E. Kur. Alb. Kayhan Yükseler tarafından kazandırılmıştır

KAYNAK ;   https://zafercagdas.tr.gg/ERMEN%26%23304%3B-SOYKIRIM-YALANI_2.htm 0 0

Abone Ol 

bdllhcngz

Masal-hikaye-şiir ve kurgu sanatçısı,kurulması planlanan Türkiye Sanat Kurumu'nun (TÜSAK) fikir babası,araştırmacı,yazar,bilim adamı,uluslararası süper model,halterci. Öğretmen bir baba ve ebe bir annenin 3. çocuğu olarak 1983 yılında o zamanlar Sinop'un Boyabat ilçesine bağlı Saraydüzü köyünde doğdu.İlk öğrenimine 1989'da buradan taşındıkları az ilerdeki,babasının tayin olduğu Çorman Köyü İlkokulu'nda başladı.1990 yılında sanat hayatına başladı.Televizyondan dinlediği masallardan ve hikayelerden etkilenerek masal ve hikaye kurguları yapmaya başladı ve bir dizi masal ve hikaye yaptı ancak bunları kağıda geçirmedi.Ayrıca alışılmış çocuk oyunları oynamak yerine kendi aklından çocuk oyunları türetti ve bu oyunlar arkadaşları tarafından da ilgi gördü.Böylece çok küçük yaşta yaratıcı zekasını çevresine gösterdi.Öğrenimine 1992 yılında babasının tayini dolayısıyla taşındıkları Boyabat İlçesi Hamit Tekin İlköğretim Okulu'nda devam etti.1994 yılında şiir yazmaya başladı ancak şiirlerini yazdığı kağıtlar bir süre sonra kayboldu.Bir süre sonra şiir yazmaya devam etti.1997'de ilköğrenimini tamamladı ve orta öğrenimine buradaki Sağlık Meslek Lisesi Tıbbi Sekreterlik Bölümü'nde devam etti. Buradan 2001'de mezun olunca tıbbi sekreter ünvanı ile devlet memuru olarak atanması gerekirken devlet kurumlarına memur atanması ile ilgili kanun değiştirildiği için devlet memuru olarak atanması yapılmadı. 2002'de ehliyet aldı. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümü'ne girdi. Bu sıralarda önce Kültür Bakanlığına sonra da Başbakanlığa mektup ve dilekçe yoluyla yaptığı Türkiye Sanat Kurumu'nun (TÜSAK) kurulması önerisi kabul edilerek bu konuda çalışma başlatıldı. Bu bölümden onur listesine girerek 2004'de mezun oldukdan sonra 2008'de Anadolu Üniversitesi (Açıköğretim) İşletme Fakültesi İşletme Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. 2009'da Boyabat'da İş-Kur'un düzenlediği Lambri Kaplamacılığı Kursu'na girdi ve sertifika aldı. 2009 Eylül Ayında Askerliğini Rize Merkeze bağlı Çaykent Beldesi'nde kısa dönem Jandarma eri olarak yaptı. 2010'da sosyal medya ve paylaşım siteleri aracılığı ile yüz modelliği yapmaya başladı. Boyabat İhlas Pazarlamada 45 gün su arıtma sistemi ve temizlik robotu pazarlamacısı olarak çalıştı ancak pazarlamacılık işini yürütemediğinden ayrılmak zorunda kaldı. 2010'da şiirlerini antoloji.com şiir sitesinde toplamaya karar verdi ve burada açtığı hesabında şiirlerini ve çeşitli konulardaki görüşlerini yayınlamaya başladı. Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde hesap açtı ve uzun yıllar kurduğu Türk ve İslam Dünyası Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği hayali için bu sitede bu dernek ismiyle sayfa açtı. Aynı yıl Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde master yapmaya hak kazandı ancak maddi imkansızlıklardan dolayı master yapamadı. Ardından değişik sitelerde hesaplar açtı ve hem sanat hem de araştırmaya dayalı paylaşımlar yapmaya devam etti. Botsvana Cumhuriyeti üniversitelerinden Gazipaşa Üniversitesi'nde alanında uzaktan öğretim yolu ile master, doktora yaptı. Yardımcı doçentlik, doçentlik ve profesörlük ünvanlarını kazandı. Ancak Gazipaşa Üniversitesi'nin denkliği ve kurumsal kişiliği Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK.) tarafından, resmi olarak kabul edilmediği için Gazipaşa Üniversitesi'nde kazandığı bu ünvanlarını kullanmamaktadır. En Başarılı ve İstikrarlı Devlet Siyasi Sistemi isimli videoları kendi adına profesör doktor ünvanı ile sosyal medya aracılığı ile yayınlanmıştır. İlgilendiği meslekler ve işler ile ilgili videoları ve diğer paylaşımları sosyal medyada ilgiyle takip edilmektedir. Halter dalında sporcu lisansı sahibidir. ( Gazipaşa Üniversitesi / BC. Gazipaşa Üniversitesi )

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu