Genel

Spor Federasyonları

Abone Ol 

Spor Fedarasyonları ; spor kulüplerinin faaliyet gösterdikleri spor kollarındaki tüm spor faaliyetlerini resmi olarak organize eden, bu spor faaliyetlerinden sorumlu üst kuruluşlardır. Spor faaliyetleri gerçekleştirmek için kurulan derneklere spor kulübü denir.Türk Spor Yönetiminde spor federasyonlarının ilk olarak tanımlanmalarına ¨İdman İttifakı Heyeti Muvakkatesi¨nin nizamnamesinde rastlamaktayız. Bu örgütlere ¨Encümenler¨adı ile İİHM nizamnamesinde yer verilse de resmileşmeden yerini TİCİ’ye bırakan bu örgüt döneminde hiçbir federasyon kurulamamıştır.
Birçok spor federasyonu ilk kez TİCİ döneminde kurulmuştur. TİCİ ana nizamnamesi içinde yer alan ¨Federasyon Nizamnamesine¨ göre federasyonların kurulmaları ya da kaldırılmaları, genel merkezin teklifi ve genel kongrenin onayına bağlıdır. Bu nizamname çerçevesinde ilk kurulan federasyonlar; Atletizm (1922), Güreş (1922) ve Futbol’dur (1922). Bu federasyonları; Bisiklet (1923), Eskrim (1923), Halter (1923), Boks (1923), Kürek (1924), Yüzme ve Yelken (1924), Binicilik (1926), Atıcılık (1926), Basketbol (1934), Voleybol (1934), Kayak (1934) federasyonlarının kurulmaları takip etmiştir. (Yenel, İ. F., & Parasız)

Türk Spor Teşkilatlanmasının tarihi sürecine bakıldığında, yapının işleyiş ve bağlı bulunduğu otorite açısından sürekli değişime uğradığı görülmektedir

TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) ile başlayan sporda yönetsel örgütlenmenin bağımsız sesi, federasyonlara kendi kararlarını verme ve mal varlıklarını oluşturma hakkını tanımış, ancak dönemin siyasi ve ekonomik şartlar bu bağımsız yapının yerini bir devlet otoritesine bırakması ile sonuçlanmıştır. Çeşitli nedenler öne sürülerek tam merkezi bir yönetim anlayışının hakim kılındığı 3530 sayılı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Kanunun 1938 yılında yürürlüğe girmesiyle sporun genel yönetim yapısı büyük bir değişime uğramış, spor federasyonları da bu kanunla birlikte faaliyetlerini adı geçen kuruma bağlı olarak sürdürmeye başlamışlardır. (Çolakoğlu, Erturan, 2009)
Bu geçiş döneminde federasyonların yaşamış olduğu en menfi değişim, önceleri federasyon başkanlarının seçimle iş başına gelmelerine karşın, kabul edilen yasayla birlikte federasyon başkanları Genel Müdürün teklifi ve Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanının onayıyla atanmaya başlaması ile yaşanmıştır 14. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü 22.11.1993 tarihli ve 21766 sayılı “Spor Federasyonlarının Teşkilatı Çalışma, Görev, Yetki ve Sorumluluk Yönetmeliği”nin ‘Federasyonların Belirlenmesi’ başlığını taşıyan 5.maddesinde, federasyonların GSGM Merkez Danışma Kurulu kararı ile kurulacağı, bir federasyona bir veya daha fazla spor dalının bağlanabileceği belirtilmiştir. (Çolakoğlu, Erturan, 2009)

1993 yılında ise atama ile göreve getirilen federasyon başkanlarının seçimle iş başına gelmesine ilişkin yönetmelik kabul edilmiştir.
Federasyon Başkanlarının seçim sistemiyle başa gelmelerini özerklik adına atılmış önemli adımlardan biri olarak kabul etmek mümkündür. Zira özerkliğin temel taşlarından biri bağımsız yönetimdir. Bugün seçilen başkanlar her ne kadar aldıkları kararları Genel Müdürlük onayından geçirmek zorunda olsalar da, bu “yarı-özerk” görüntü dahi, spor branşlarında kendi federatif yapılarını oluşturmak üzere en küçük birimler olan spor kulüplerine az da olsa bir söz hakkı tanımaktadır. Yine mali özerklik konusu dikkate alındığında federasyonlara getirilen önemli değişimlerden biri de 4.3.2004 tarihinde 3289 sayılı kanunun 5105 sayılı Kanunla değişik Ek 3. maddesine dayanarak çıkarılan “Sponsorluk Yönetmeliği” ile sağlanmıştır. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle spor sponsorlukları özel ve tüzel kişiler için daha cazip hale gelmiştir. Dolayısıyla federasyonlar kendi kaynaklarını oluştururken alacakları ayni ya da nakdi yardımlar için yasal bir düzenlemeye kavuşmuşlardır (Çolakoğlu, Erturan, 2009).

Federasyonların özerk bir yapıda teşkilatlanarak çalışabilmelerini temin etmek amacıyla yapılan önemli bir değişiklik de, belirlenen miktara kadar federasyonların satın alma işlemlerini kendi bünyeleri içinde yapma yetkisine kavuşturulmaları ve yurt içinde yapılan her türlü faaliyetler ile ilgili hizmetlerin yerine getirilmesinde ita amirliği yetkisinin verilmesidir.

Bu düzenleme ile Genel Müdürlüğün onayına bağlı olarak yürütülen bir kısım idari ve mali hizmetlerin federasyonlarca yerine getirilmesi sağlanmakta, bürokratik işlemler azaltılmaktadır Tüm bunların dışında Türk sporunda özerklik adına yaşanan en mühim gelişme hiç kuşkusuz “Türkiye Futbol Federasyonunun” özerkliğidir.

28-Mayıs–1985 tarihinde Profesyonel futbolun mali ve idari açıdan özerk hale gelmesi ve amatör futbolun da çağdaş seviyeye yükseltilmesi amacıyla, hazırlanmış olan “T.F.F. kuruluş Kanunu” tasarısı T.B.M.M.’ne teklif edilmiş ancak yürürlüğe girme imkânı bulmadan spor tarihine bir belgesel çaba olarak geçen önerilerden birisi olarak hazırlanan kanun tasarısında; profesyonel futbola yasal dayanak hazırlanması yanında, futbol işlerinin yönetimine yeni bir şekil verilmek istenerek yeni bir yapılanma içerisinde T.F.F. kurulması planlanmıştır.

Türkiye Futbol Federasyonunun, tam anlamıyla demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturulması, amatör futbolun da T.F.F. yönetimine devredilerek Türk futbolunun iki başlılıktan kurtarılması, Merkez Hakem Kurulu ile ilgili bir teşkilatlanmaya yer verilmesi, kulüplerin futbol ile ilgili televizyon radyo, basılı yayın ve reklâm konularında, ticari ve mali haklarının düzenlenmesi ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla hazırlanan, 3813 Sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun” 17.06.1992 tarihinde kabul edilerek 3.7.1992 gün ve 21273 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren bu kanunla, T.F.F’nin özerkliği tam anlamıyla ve açık olarak tanımlanmıştır. Bugün halen özerkliğin T.F.F için iyileştirilmeye yönelik çalışmalar sahne olan bir yönetim şekli olduğunu söylemek mümkündür (Çolakoğlu, Erturan, 2009).

17.6.1992 tarihli ve 3813 sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri hakkındaki Kanunun” bazı maddeleri 14.04.2000 tarihinde kabul edilerek 20.4.2000 gün ve 24026 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4563 sayılı kanunla değiştirilmiştir. Bütün bu gelişmelerle birlikte T.F.F.’nin mevcut idari yapısında “özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişilik”, “tahkim’’ ve “seçim” ile ilgili uygulamaların yetersiz olduğu; mali yapısında ise, mal ve hizmet üretimi, tüketimi, bölüşümü ve bunların denetlenmesi konularında çözüm bekleyen sorunların varlığından ve Türk spor yönetiminde, merkezi yönetim anlayışının getirmiş olduğu idari ve mali problemlerin, T.F.F.’nin yönetimine de yansıdığı, dolayısıyla Türkiye Futbol Federasyonu mevcut yönetim yapısının, özerklik kriterlerine uygun olarak idari ve mali açıdan yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu söylemek mümkündür.

Futbol Federasyonu’nun özerkleşmesinden yıllar sonra diğer spor federasyonlarının da özerkleşebilmesi için GSGM’ nün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 3289 Sayılı Kanun’da 04.03.2004 tarih, 5105 sayılı Kanun ile (13.03.2004 tarih, 25401 sayılı RG.) önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu Kanun’un 2.maddesine göre (3289 sayılı Kanun’a ilave edilen ek madde 9) özerk federasyonlar, organları genel kurulları tarafından seçimle göreve gelen, her türlü kararlarını kendi organları içerisinde alan, bütçesi genel kurul tarafından onaylanan ve ibra edilen federasyonlardır (Çolakoğlu, Erturan, 2009).

2004 yılına gelinceye kadar spor federasyonları Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde yer almıştır. 5105 sayılı ve 04.03.2004 tarihli kanunun 2 Maddesi ile 3289 sayılı kanuna eklenen ek madde 9’a göre Özerk Spor Federasyonlarının kurulmalarının önü açılmıştır. Daha sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsünün” 14.07.2004 tarihli ve 25522 sayılı Resmí Gazetede yayınlanması ile yapıları netleşmiştir. 5105 sayılı kanunda “Federasyonlara, talepte bulunmaları durumunda Merkez Danışma Kurulu’nun uygun görüşü, Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakan’ın teklifi ve Başbakan’ın onayı ile ve malí özerklik verilebilir” denilmiştir. Özerkliğe geçiş federasyonların talebine bırakılmıştır.
Ancak başvuran federasyonlarda şu kriterler aranmıştır:
• Faal sporcu sayısı.
• Faal kulüp sayısı.
• Spor dalının ülkemiz veya dünyadaki yaygınlığı ve gelişme potansiyeli.
• Gelirlerinin giderlerini karşılayabilme yeterliliği.
• Spor dalının olimpik olup olmadığı.
• Federasyon veya bağlı kulüplerin tesis durum
İlerleyen yıllarda hemen hemen bütün federasyonlar özerklik kazanmıştır. 

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü’nün 14.07.2004 tarihli ve 25522 sayılı Resmí Gazetede yayınlanması ile Türkiye’de spor federasyonlarına özerklik yolu tamamen açılmış ve hemen hemen bütün spor federasyonları hızlı bir şekilde özerklik kazanmıştır. Fakat söz konusu Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü’nün federasyonların genel kurullarının hangi üyelerden oluşacağı hususunun düzenlendiği 6. maddesi uyarınca Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün federasyon genel kurullarında oy hakkına sahip olabilmesi, GSGM’nin başkan adaylarından birine taraf olabilmesine neden olmuştur. Böylelikle Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün asli görevi olan “tarafsızlık, eşitlik ve denetim ilkelerine” gölge düşürülmüştür. Bunun yanında Genel Müdürlüğün federasyon seçimlerinde kendisine bağlı Gençlik Kulüplerinin ve Belediye kulüplerinin de genel kurulda sahip oldukları delegeleri de kendi görüşü doğrultusunda yönlendirmesi ile bu etki daha da büyümüş ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, seçimleri doğrudan etkileyebilecek güce sahip olmuştur.

Nitekim o dönemde, İstanbul Spor Kulübü’nün E.2004/12049 ve Darüşşafaka Spor Kulübü’nün E.2007/1071 sayılı ilgili başvurularını Danıştay’ın birleştirerek Anayasa Mahkemesine (AYM) iletmesi bir süreç başlatmıştır.

Bu başvurular sonucu AYM tarafından 19.03.2010 tarih ve 27526 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/118 E. 2009/107 K. sayılı ve 02.07.2009 günlü gerekçeli kararıyla, anılan Çerçeve Statünün dayanağı olan 3289 sayılı kanunun Ek 9. maddesinin bazı fikraları Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiş ve Özerk federasyonların hizmet yerinden yönetim ilkesine göre kurulmaları nedeniyle, Anayasa’nın 123. maddesi uyarınca kanunla düzenlemesine, şu anki yapılarıyla özerk olarak adlandırılamayacaklarına zikredilmiştir

Aynı karar kapsamında, Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü de Anayasa Mahkemesi tarafından belirtilen nedenlerle iptal edilmiştir. AYM, iptal ile meydana gelecek hukuksal boşluğun kamu düzenini tehdit ve kamu yararını ihlal edici mahiyette olacağı hükmüne vararak bu iptal kararının, Resmí Gazete’de yayım tarihi olan 19.03.2010 tarihinden bir yıl sonra yürürlüğe girmesini uygun görmüştür. Anayasa Mahkemesi bu kararla, özerk spor federasyonlarının kurulmaları ve yetki sınırlarının yasa ile çizilmesi gerektiğini vurgulamıştır (Erkiner, 2010).

Anayasa Mahkemesi aldığı bu kararlar ile özerk federasyonların genel idare içinde yer alan, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne verilen bazı görevlerinin daha verimli şekilde yürütülmesi amacıyla kamu hukuku alanında faaliyet göstermek üzere, hizmet yönünden yerinden yönetim ilkesine göre kurulan, hizmetle sınırlı olmak üzere kamusal yetki kullanan ve idarenin bütünlüğü ilkesi uyarınca merkezi idarenin vesayet denetimine tabi birer kamu kurumu olduklarını tespit etmektedir (Erkiner, 2014).

Anayasa Mahkemesinin bu karar ile iptal ettiği bir diğer hüküm ise, 3289 sayılı kanunun Ek 9. maddesinin 7. fikrasının 5. ve 6. tümceleridir. Burada “Tahkim Kurulu tarafından verilen kararlar kesindir. Tahkim Kurulu’nun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir” hükümleri iptal edilmiştir. AYM bu kararı ile özerk spor federasyonları hakkında kararlar alan ve üyelerinin tamamı Genel Müdürlük tarafından belirlenen Tahkim Kurulu’nu ve Tahkim Kurulu’nun kararlarının kesin olmasını Anayasa’ya aykırı bulmuştur.

Türk Spor Yönetimi Bu karar sonucunda, Tahkim Kurulu’nun yapısı ve işleyişinin özerklik ilkelerine uygun hale getirilmesi gerekirken, Anayasa’nın 59. Maddesine “Tahkim Kurulu’nun kararları kesindir” ifadesi eklenerek Anayasa, Tahkim Kurulu’na uydurulmuştur.

Bütün bu gelişme ve kararların sonucunda Turkiye’de spor federasyonlarının mevcut yapıları ile “Özerk statüde” yaşamlarını sürdürmeleri imkansız hale gelmiştir.
Neticede spor federasyonlarının mevcut yapıları ile varlıklarını siirdurebilmelerine çözüm getirmek için yapılan çalışmalar sonucunda spor federasyonlarının “Bağımsız Spor Federasyonlarına” dönüştürülmelerine karar verilmiştir.

Spor federasyonlarının “Bağımsız Spor Federasyonları” olabilmeleri için 3289 sayılı Kanun’da değişiklik yapan “6215 sayılı ve 29.03.2011 tarihli bazi Каnunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun” çıkarılmıştır. Bu kanun ile 2004 yılından bu yana özerk statü de olan spor federasyonları, “Bağımsız Spor Federasyonları” olarak düzenlenmiş ve Kanun’da geçen “özerk” ibareleri “bağımsız” olarak değiştirilmiştir.

Bağımsız Spor Federasyonu tabiri, Çerçeve Statüsü ‘nün 4. Maddesinde; Bağımsız Federasyonlar, “3289 sayılı Kanunun Ek 9. maddesi hükümlerine göre oluşturularak tiizel kişilik kazanan, organları genel kurul tarafından seçimle göreve gelen, her türlü kararlarini kendi organları içerisinde alan, bütçesi genel kurul tarafından onaylanan ve ibra edilen, özel hukuk hükümlerine tabi federasyonu” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Gençlik Spor Bakanlığı Teşkilatı İçerisinde Spor Federasyonlarının Yeri

Gençlik Spor Bakanlığı Teşkilatı İçerisinde Spor Federasyonlarının Yeri

Bağımsız Spor Federasyonları 6215 sayılı ve 29.03.2011 tarihli kanunla 3289 sayılı ve 21.05.1986 tarihli kanunda yapılan düzenlemeler sonucunda, mevcut bütün özerk spor federasyonlarının adı “Bağımsız Spor Federasyonları” olarak değiştirilmiştir. Bağımsız spor federasyonlarının çalışma usul ve esaslarını belirleyen yönetmelik ise, 16 ay sonra 19.07.2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmí Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş ve Bağımsız Spor Federasyonları fiilen hayata geçmiştir. “Bağımsız Spor Federasyonlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” yürürlüğe girmeden önceki 16 aylık süreçte federasyonlar, 14.07.2004 tarihli ve 25522 sayılı Resmí Gazetede yayınlan Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü’ne tabi olmuştur. Günümüzde bu yapıyla faaliyet gösteren Bağımsız Spor Federasyonlarının hukuki statüleri incelendiğinde; Federasyonların kamu tüzel kişiliğine sahip ve idarí teşkilat içinde hizmet bakımından yerinden yönetim idareleri arasında olduğu görülmektedir (Avcı, 2012).

Ancak bu yapıları ile Bağımsız Spor Federasyonlarının hukuki olarak da bağımsız olamayacakları açıktır. Anayasa’nın 123. maddesine göre, Bağımsız Spor Federasyonlarının yürütme organı karşısında bağımsız olmaları mümkün gözükmemektedir. Anayasa’nın 123. maddesinin 1. fıkrası şöyle der; “idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür… İdarenin bütünlüğünü sağlamak için bütün idarelerin vesayet yoluyla merkezden yönetimin denetimine bağlı olmaları gerekmektedir.” Bu ifadeye göre yukarıda da belirttiğimiz gibi kamu tüzel kişiliğine sahip ve idarí teşkilat içinde hizmet bakımından yerinden yönetim idareleri olan “Bağımsız Spor Federasyonlarının” bağımsız olmaları mümkün değildir. Bu nedenle spor federasyonların “bağımsızlığını” düzenleyen ve 3289 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 6215 sayılı Kanun hükümleri Anayasa’ya aykırıdır. Zaten uygulama kısmına bakıldığında da Bağımsız Spor Federasyonlarının Spor Genel Müdürlüğü’ne ve dolayısı ile siyasete gerçekte de bağımlı olmasını sağlayan düzenlemeler de yine 6215 sayılı Kanun da bulunmaktadır. Dolayısıyla spor federasyonları için kullanılan “Bağımsızlık” kavramının sadece göstermelik bir ifade olduğu ve yapılan düzenlemenin sadece bir isim değişikliği olduğu da söylenebilir (Avcı, 2012).

Bağlı federasyonlara ilişkin 3289 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde çok fazla düzenlemenin yapılmamış olduğu görülmektedir. 3289 sayılı Kanun 6. maddesinde Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın taşra ile olan iletişimini sağlamak maksatlı illerde fahri görevli bir spor temsilcisi bulunduracağı; 18. maddesinde GSB tarafından teknik ve idari yönden bir veya daha fazla spor dalının, birer federasyonla ilişkilendirileceği belirtilmiştir. Ayrıca amatör federasyonlarınn adedi ile profesyonel dalların tespit edileceği hükmü de yer alır. Bunun dışında bağlı federasyonlara ilişkin ayrıntılı bir hüküm göze çarpmamaktadır. 1 No’lu Kararnamenin 189. maddesinde GSB hizmet birimlerinden SHGM’nin yetkileri arasında spor dallarını tespit, federasyonların teşekkülü ile ikmaline ilişkin iş ve işlemleri yapmak sayılmıştır.

Genel hükümler çerçevesinde bağlı federasyonların özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:

• Ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır.
• İş ve işlemlerinde bağlı oldukları kurumun tüzel kişiliğini kullanırlar.
• İşlemlerine karşı idari yargıda bağlı oldukları tüzel kişilik hasım gösterilerek dava açılabilir.
• Ayrı bir bütçeye sahip değildir.
• İş ve işlemlerinde bağlı oldukları kurumun denetimine tabidirler. (Genç, 2020)

Bağımsız Spor Federasyonlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5. Maddesine göre Bağımsız Spor Federasyonu ¨Merkez Danışma Kurulu’nun uygun görüşü Bakan’ın teklifi ve Başbakan’ın kararı ile kurulur¨ ve kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla tüzel kişilik kazanır.

Bağımsız Spor Federasyonlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin ilgili maddelerine göre Bağımsız Spor Federasyonlarının amacı, görevleri ve yapısı şu şekildedir.

• Federasyonun görev ve yetkileri şunlardır;
• Spor dalı ile ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek,
• Spor dalının gelişmesini, her yaş gurubunda yapılmasını ve ülke genelinde yaygınlaşmasını sağlamak,
• Sporcu sağlığı ile ilgili konularda gerekli önlemleri almak,
• Federasyonu teşkilatlandırmak,
• Federasyonu uluslararası faaliyetlerde temsil etmek,
• Tahkim Kurulu kararlarını uygulamak,
• İl müdürlükleri ile koordineli çalışmak,
• Yüksek performanslı sporcu yetiştirmek,
• Spor kulüplerinin ilgili spor dalına katılım işlemlerini, sporcu, antrenör ve hakemlerin tescil veya vize işlemlerini yapmak,
• Kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerle işbirliği yapmak
• Spor dalının altyapısı ve eğitimine ilişkin projeler hazırlamak ve uygulamak,
• Spor dalı ile ilgili faaliyetlerin düzenlenmesi için talimatlar hazırlamak ve uygulamak,
• Genel Müdürlük ile uluslararası federasyonların belirlediği eğitim kriterlerine uygun olarak işbirliği içerisinde antrenör, hakem ve benzeri diğer spor elemanlarını yetiştirmek,
• Kulüpler, il ve ilçe temsilcileri arasında doğabilecek teknik uyuşmazlıkları çözümlemek,
• Uluslararası federasyonun izni ile uluslararası kurs, seminer, panel, sempozyum ve spor organizasyonları düzenlemek,
• Federasyonun yıllık ve dört yıllık master ve stratejik planını, performans programını içeren taahhütnameyi Bakana sunmak.

Federasyonların merkezi Ankara’dadır. Federasyon, yurt içi teşkilatını ana statüsünde belirlenen esaslara göre kurabilir.
Federasyonların merkez teşkilatı;
• Genel Kurul,
• Yönetim Kurulu,
• Denetim Kurulu,
• Disiplin Kurulu,
• Genel Sekreterlikten teşekkül eder.
Federasyon yönetim kurulu, yedi üyeden az, on beş üyeden fazla, disiplin kurulu ise; üç üyeden az, beş üyeden fazla olamaz. Denetim kurulu; iki üyesi seçimle belirlenen, üç üyesi ise Genel Müdürlükçe görevlendirilen beş üyeden oluşur.

Federasyonların yurt içi bağlantısını sağlamak üzere, illerde federasyon temsilcilikleri kurulabilir.

KAYNAK:  https://www.turklib.org/spor-federasyonlarin-yapisi-ve-isleyisi/

Abone Ol 

bdllhcngz

Masal-hikaye-şiir ve kurgu sanatçısı,kurulması planlanan Türkiye Sanat Kurumu'nun (TÜSAK) fikir babası,araştırmacı,yazar,bilim adamı,uluslararası süper model,halterci. Öğretmen bir baba ve ebe bir annenin 3. çocuğu olarak 1983 yılında o zamanlar Sinop'un Boyabat ilçesine bağlı Saraydüzü köyünde doğdu.İlk öğrenimine 1989'da buradan taşındıkları az ilerdeki,babasının tayin olduğu Çorman Köyü İlkokulu'nda başladı.1990 yılında sanat hayatına başladı.Televizyondan dinlediği masallardan ve hikayelerden etkilenerek masal ve hikaye kurguları yapmaya başladı ve bir dizi masal ve hikaye yaptı ancak bunları kağıda geçirmedi.Ayrıca alışılmış çocuk oyunları oynamak yerine kendi aklından çocuk oyunları türetti ve bu oyunlar arkadaşları tarafından da ilgi gördü.Böylece çok küçük yaşta yaratıcı zekasını çevresine gösterdi.Öğrenimine 1992 yılında babasının tayini dolayısıyla taşındıkları Boyabat İlçesi Hamit Tekin İlköğretim Okulu'nda devam etti.1994 yılında şiir yazmaya başladı ancak şiirlerini yazdığı kağıtlar bir süre sonra kayboldu.Bir süre sonra şiir yazmaya devam etti.1997'de ilköğrenimini tamamladı ve orta öğrenimine buradaki Sağlık Meslek Lisesi Tıbbi Sekreterlik Bölümü'nde devam etti. Buradan 2001'de mezun olunca tıbbi sekreter ünvanı ile devlet memuru olarak atanması gerekirken devlet kurumlarına memur atanması ile ilgili kanun değiştirildiği için devlet memuru olarak atanması yapılmadı. 2002'de ehliyet aldı. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümü'ne girdi. Bu sıralarda önce Kültür Bakanlığına sonra da Başbakanlığa mektup ve dilekçe yoluyla yaptığı Türkiye Sanat Kurumu'nun (TÜSAK) kurulması önerisi kabul edilerek bu konuda çalışma başlatıldı. Bu bölümden onur listesine girerek 2004'de mezun oldukdan sonra 2008'de Anadolu Üniversitesi (Açıköğretim) İşletme Fakültesi İşletme Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. 2009'da Boyabat'da İş-Kur'un düzenlediği Lambri Kaplamacılığı Kursu'na girdi ve sertifika aldı. 2009 Eylül Ayında Askerliğini Rize Merkeze bağlı Çaykent Beldesi'nde kısa dönem Jandarma eri olarak yaptı. 2010'da sosyal medya ve paylaşım siteleri aracılığı ile yüz modelliği yapmaya başladı. Boyabat İhlas Pazarlamada 45 gün su arıtma sistemi ve temizlik robotu pazarlamacısı olarak çalıştı ancak pazarlamacılık işini yürütemediğinden ayrılmak zorunda kaldı. 2010'da şiirlerini antoloji.com şiir sitesinde toplamaya karar verdi ve burada açtığı hesabında şiirlerini ve çeşitli konulardaki görüşlerini yayınlamaya başladı. Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde hesap açtı ve uzun yıllar kurduğu Türk ve İslam Dünyası Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği hayali için bu sitede bu dernek ismiyle sayfa açtı. Aynı yıl Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde master yapmaya hak kazandı ancak maddi imkansızlıklardan dolayı master yapamadı. Ardından değişik sitelerde hesaplar açtı ve hem sanat hem de araştırmaya dayalı paylaşımlar yapmaya devam etti. Botsvana Cumhuriyeti üniversitelerinden Gazipaşa Üniversitesi'nde alanında uzaktan öğretim yolu ile master, doktora yaptı. Yardımcı doçentlik, doçentlik ve profesörlük ünvanlarını kazandı. Ancak Gazipaşa Üniversitesi'nin denkliği ve kurumsal kişiliği Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK.) tarafından, resmi olarak kabul edilmediği için Gazipaşa Üniversitesi'nde kazandığı bu ünvanlarını kullanmamaktadır. En Başarılı ve İstikrarlı Devlet Siyasi Sistemi isimli videoları kendi adına profesör doktor ünvanı ile sosyal medya aracılığı ile yayınlanmıştır. İlgilendiği meslekler ve işler ile ilgili videoları ve diğer paylaşımları sosyal medyada ilgiyle takip edilmektedir. Halter dalında sporcu lisansı sahibidir. ( Gazipaşa Üniversitesi / BC. Gazipaşa Üniversitesi )

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu