“Denizde balık bitmez sandılar. Denizde balık da biter, su da biter. Bakmazsan, su gibi harcarsan toprak da biter, hava da biter. Dünyada sersebil harcarsan bitmeyecek şey yok. Dünyada her şey biter. Akıl bitince dünyada her şey biter.” Yaşar Kemal.
Dünyamız ısınıyor. Artan nüfus ve tüketim çılgınlığı, dünyaya verilen zarar ile paralel ilerlemekte. Bazı tahminler yapılıyor. Devletlere bağlı kişiler ve sermaye grupları bir araya gelip yeşil planlar ve çözüm yolları arıyorlar gibi gözükseler de bu kişiler için bu yorum çokça masum kalıyor. Sonuçta ağaç, su, hava düşünmeyip yağmalayan, dünyayı 1.2 derece ısıtıp felaket sınırına getirenler yine aynı kişiler değil mi?
İnsanlara sunulan sıfır karbon ayak izi fikri, aslında tüm suçun sıradan insanlarda olduğunu pazarlayan propaganda niteliğinde. Çevreciler tarafından yoğunlukla dile getirilen endüstriyel hayvancılığın dünyamıza zararının faturası yine topluma kesildi. Bitkisel formüllerle hazırlanan yapay etler insanlara “dünyayı kurtarmak istiyorsanız bu yapay etleri yiyin.” diye pazarlanırken, kendileri buluştukları iklim zirvelerinde sığır madalyon gibi lüks et öğünlerini tüketiyorlar. İnsanlar değişim bende başlar diyerek etkisi minik olan adımlar atarken, sermayedarlar ve sermayenin rüzgarı olan yetkililer çevre temalı toplantılara özel jetleri ile çokça karbon ayak izi bırakarak gidiyorlar.
Değişen hiçbir şey yok. Bugün de yetkililer ve sermaye sahipleri, sözde dünya için bir şeyler yaptıklarını gösterip kendilerini kurtarmanın yollarını arıyolarlar. Kalan kısıtlı kaynakları kimseyle paylaşmaya niyetleri yok. Özellikle de bizler gibi bilinçli olarak geri bırakılmış toplumlar, bu kişiler için bir böcek görünümünde. En kötüsü de her şey yine bu kişilerin ellerinde. Mümkünse sağlıcakla.