Genel
-
BÜYÜMENİN YALNIZLIĞI
Büyümek mi insanı yalnızlaştırıyor yoksa insanlar mı büyümeyi beceremiyor? Büyürken yalnızlaşmamıza dair genel bir yazı...
Devamını Oku » -
Bilgi yönetimi
Bilgi yönetimi; her türlü örgütün etkin olarak işletilmesiyle ilgili bilginin sağlanması, düzenlenmesi, denetimi, yayımı ve kullanımına yönetim ilkelerinin uygulanmasıdır. Bilgi terimi burada örgüt içinde ya da dışında yaratılmış değerli bilgileri (üretim verileri, personel kayıtları ya da dosyaları, pazar araştırması verileri, çeşitli kaynaklardan toplanan rekabetçi bilgi) kapsamaktadır. Bilgi yönetimi örgütsel performans bağlamında bu bilginin değeri, kalitesi, sahipliği, kullanımı ve güvenliğiyle ilgilidir…
Devamını Oku » -
Bilgi
Bir iş ya da bir konu hakkında bilinenlere bilgi denir. İnsan, araştırma ve öğrenme içgüdüsünü gidermek, hayatını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılamak ve geleceğini güvence altına almak için öğrenmek, kısaca her şey hakkında bilgi edinme ihtiyacındadır. Tanımlamalar aşağıdaki şekilde sıralanabilir.*Öğrenme, araştırma yaparak ya da gözlemlemeler ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf kurallardan yararlanarak bireyin verilere yüklediği anlamdır.*Genel olarak ve ilk sezi…
Devamını Oku » -
Öz var mı?
Hani içinde bulunduğunuz durum yabancı gelir de hissizleşirsiniz ya, işte tam da o duygunun tanımını arıyordum. Her yerdeyim ama hiçbir yerdeyim. Her şey tam fakat her şey yarım. Bir türlü o boşluğu oturtamıyorum. Daha doğrusu boşluğun nerede olduğunu bulamıyorum. Mersault gibi hissizleşmenin tadını keşfediyorum. Sahi en son ne zaman içten hissettik duyguları? En son kime içten sarıldık? Duygularımızı kontrol etmeyi…
Devamını Oku » -
ZORUNLULUK MESELESİ
Hiç geçmeyeceğini düşündüğüm acıların geçmesi, hiç bitmeyeceğini zannettiğim mutlulukların bitmesi… Dünyada olup biten her şeyin geçici olduğunu kanıtlıyor sanki. Kalbimin durmak bilmeyen ritminde çarptığı o gün, kaldırıma çökmüştüm. Bir şeylerin düzelmesini sanki sonsuza değin orada bekleyebilirdim. Hiçbir şey yapmadan, harekete geçmeden, sadece bir şeylerin yoluna girmesini beklemek. Hayat o kadar da basit değilmiş. Biz harekete geçmekte zorlanan, bir şeyleri…
Devamını Oku » -
“Matmazel Chambon” Kitap Yorumu
Bu yazıyı yazmaya o kadar hevesliyim ki! Kafamda neler yazacağıma dair bir planlama yapmadım çünkü biliyorum ki bu kitapla ilgili düşüncelerim ben farkına varmadan satırlara dökülecek ve akıp gidecek. Çok etkileyici, çok dokunaklı, çok naif bir kitapla karşınızdayım. Fransız yazar Eric Holder’ın “Matmazel Chambon”u orijinal adıyla “Mademoiselle Chambon”. Bu kitapla tesadüf eseri kitaplığımı karıştırırken tanıştım. Çok önceden eklemişim meğer kütüphaneme.…
Devamını Oku » -
KADIN BEDENİ ÜZERİNDE BİYOPOLİTİKA
Biyopolitika Nedir? Bedenlerde ve nüfusta uygulanan, yaşam hareketlerine ilişkin, ikitidarın kontrol altına aldığı durumdur. İktidar risk olarak gördüğü her konuyu el altına almaya çalışır. Toplumu oluşturan yapıda tehlike gördüğü her alana müdahale eder. Peki bu ne kadar etiktir? Son günlerde özellikle Türkiye’de kadınlar üzerinde oluşan birçok baskıyı yok etmeye çalıştıkça gizli bir biyopolitika örneği karşımıza çıkıyor. Kadınlar eşitlik hareketlerini yürütürken…
Devamını Oku » -
Belki BİRGÜN
Belki birgün karşılaşırız seninle Gözlerinde o puslu bakışlar Dudağında çarpık gülümseme Kirpiklerin yeni doğmuş bebeğin gözleri gibi nemli nemli Belki birgün karşılaşırız Pişman olunmuş bi hayatla Belki hatırlamazsın beni dalgın bakışlarında, dalgalı denizleri görürüm Belki hatırlar pişmanlıkların ayağına bağ olur gelemezsin Belki birgün karşılaşırız yeniden geliriz dünyaya aynı hataları yapmayız. Başka bi gezegende kedin olurum ben, sense sahibim nankörlük etmem…
Devamını Oku » -
Otomobilini Elektrikli Hale Çevirebilirsin.!
Günümüzde teknoloji dünyası her geçen gün hızına yetişemediğimiz şekilde arayı açmaya devam ediyor ve birçok alanda hayatımızı kolaylaştırıyor. Bunların arasında tedavi yöntemleri, ulaşım, bilimsel yöntemler ve ev işleri bile yer alıyor. Son yıllarda trend olan teknolojiler kervanına elektrikli araçlarda katılmıştı. Elektrikli araçların artılarından bir kaçı ise: -Benzin veya mazot kullanmadıkları için çevreye duyarlılık sağlayıp havaya zararlı gazlar salgılamıyorlar. -Benzin veya…
Devamını Oku » -
Yüzyılın sorusu; Eee tek çocuk musun?
Tek çocuk musun? O zaman kesin şımarıksındır ve paylaşmayı bilmiyorsundur. Güneşin ışıkları en fazla sana değmiş, en fazla sevgiyi sen görmüş, hediyeler hep sana alınmıştır. Tek çocuksun ya sen hep kazanmışsındır. Çikolatalarını, eşyalarını paylaşmamış, abin-ablan tarafından tartaklanmamış, kardeşinin suçu üstüne kalmamıştır. Hep kazanmışsındır. Peki ya kaybettiklerin- kaybettiklerimiz. Bir savaşda ki iki cephe de aynı kişiyse, oyunun iki yönü ama tek…
Devamını Oku » -
BASİT YAŞAM SANATI
Zihnimizi ve yaşam biçimimizi gündelik hayatta bizi ne kadar zorladığının farkında olmuyoruz bazen. İşler, dersler, koşuşturma derken hayatı yakalamak için bir türlü fırsat bulamıyoruz. Düzenli hayat diye adlandırdığımız yaşam aslında bize stres veriyor ve yıpratıyor. Sürekli hayata yetişme telaşından şu anı unutuyoruz. Ölü Ozanlar Derneği filminde bilinen en iyi kural ‘Carpe Diem’ ve bunu neredeyse herkes bilir. Anı yaşamak, anı…
Devamını Oku » -
TOPLUMSAL ÇIKMAZ: ANNE BABA OLMAYI BİLMEMEK
Türkiye'de aile denince akla gelen kalıplaşmış gerçekler, aslında her gün maruz kaldığımız yanlışlar olabilir mi? Toplumun en önemlisi yapılarından biri olan "aileye olmamışlığının penceresinden bir yazı..
Devamını Oku » -
AİLE
Aile. Senin sığınabildiğin en iyi yer. Sıcacık hissetmen gereken, her zaman hayal dünyasında yaşatacak olan anne ve babanla mutlu bir yer. Evet herkes böyle hayal ederdi aileyi. Ben ilkokul 1. sınıfta anladım ailemin en güvendiğim yer olmadığını. Baba ve annenin ne demek olduğunu öğrenemedim bir türlü. Hala aile kavramı tanımı üzerinde çalışıyorum. Aile: karı, koca ve çocuklardan oluşan topluluk. Ailemizde…
Devamını Oku » -
Düzen’in Cehennemi
“ Bugün, yeryüzündeki cehennem sansüre tabi” Bir kitapta okuduğum cümleydi. Kendi içerisinde derin anlam barındıran bu cümle, bize hayattayken cehennemi yaşatan totaliter rejimlerin baskıcı uygulamalarını getirdi aklıma. Cehenneme gitmeyi hakedenler bu dünyada herkesin tadabileceği cehennem yarattılar. Ve bunun adına ‘ Yeni Dünya’ dediler. Herkes her şeyin farkında fakat hiçkimsenin konuşmaya mecali yok. Bu dünya düzeninde kim başını kaldırsa eğmeye mecbur…
Devamını Oku » -
Zeliş’in anıları
Zeliş'in anilari Çocukluğuma gittiğimde beni iki koku karşılıyor. Biri yufka pişen evlerden gelen koku biri de tütün kolonyası. Babannemle akşamları onun yaşlı arkadaşlarına gider otururduk. Camekanin içinde duvar da en güzel yerini almış olan horozlu saatin tik tak seslerine onların öbür dünya ve bu dünya arasında gelip giden sohbetleri eklenir ben de büyürdüm... Yufkadan mı yoksa onların sohbetlerinden mi büyürdüm…
Devamını Oku » -
Türkiye’de Ne İstediğini Bilme(me)nin Derin Acısı
https://www.haytap.org/index.php/201302134221/bagis/online-bagis Doğduğun ev kaderindir dizisinin adı nasıl dillerimize yerleştiyse, aslında bunu daha geniş anlamda doğduğun coğrafya kaderindir şeklinde de söylesek, günümüzde bizlerin durumunu anlatmak için kısa ve öz, tek bir cümleyi bulmuş oluruz. Yazım, aslında benim gibi gençlere. Aşk acısı çekenlere, yeni mezunlara, üniversiteye yeni başlayanlara, yeni ilişkiye başlayanlara, hatta dahasını sayamadığım her birine, birimize. https://www.losev.org.tr/v6/bagis Ortalama bir orta sınıf…
Devamını Oku » -
“Susma”
Devamını Oku » -
Sisifos’un Çabası
Bir insana verilen en büyük cezalardan birisi boşa çabalamasını sağlamaktır. Siz istediğiniz kadar çabalayın sonunda ulaşacağınız aynı yer ise, çabalamaktan vazgeçer misiniz ? Sisifos’a verilen bu ceza onu ne yıldırmıştır ne de vazgeçirmiştir. Çünkü hayat çabalamalardan ibarettir. Sonunda elde kalan bir hiç olsa bile bize sunulanları değerlendirmeliyiz. Platon’un mağara teorisinde birisi vazgeçmeyerek hakikata ulaşmıştır. Mecnun, Leyla’yı ararken aradığı aşkı yine…
Devamını Oku » -
SÖZ
Söndürmek miydi yananı en başta hataHatalar mı getirdi yoksa bizi çıkmaz burayaSorularım vardı ve sen meraklaydın susmayaSöz sana yok daha zerresiHadi git artık, gidebildiğin kadar uzağa Sarmaşıklarım sardı sessizce acıyıAcı da güzeldi oysa, senden kalmıştı anıKapatamadım yine bak, hep ırıktı kapıSöz sana yok daha açmakAçsam da yoksun zaten, yoktu ki farkı Anlamadık bizi hiç, işte buydu zaten kapanİstemedik değil istedik!…
Devamını Oku » -
Nietzche Ağladığında
Psikanalizin gelişmediği dönemde, bilinçdışı kavramının ne olduğu bilinmez iken, Nietzche kendisini anlamaya çalışmamış kendisini olduğu gibi yaşamıştır. Hastalıklarını kabul eder ve hatta acı çekmenin onurlu bir şey olduğunu söyler. Yani, hastalık ona verilen bir nimettir. Ona göre hasta olan özü değil, bedenidir. Kendisi bu karmaşanın içindeyken ve her şeyi kabul etmişken öze nasıl ulaşacaktır ? Özü taşıyan beden ise bedeni…
Devamını Oku »